Buyrun bir de kendi gözlerinizle görün!
Şu ülkede yaşamak için ailemiz ve 10-15 tane arkadaşımızdan başka hiçbir şeyimiz kalmayacak yakında. Tebrikler...
Çok sevgili gecegece, uzun zamandır kapandıkları stüdyodan dışarı birkaç şarkı bölümü çıkarmış. Myspace'lerinde dinlerken, öyle bir hatırlatıyim dedim size de.
A video exercise shot at the very last day of school by IFS students in Pisek.
Set on the road to shoot a commercial, then decided to do something to mock the general way they go and ended up with 3 minutes of meaningless fun :) The "making of" video (which doesn't exist) is much more fun anyway, just like 90 percent of all the comedy films available.
Special thanks to our cinematography tutor Antonio Riestra and of course to our actors who were still drunk during the second day of shooting after the finishing party of the previous night. Also many thanks to Film Academy Of Miroslav Ondricek in Pisek.
Be responsible while consuming and "Don't hurt your mouth!" :D

Ordinaryus sertifikamı da aldım efendim :) Bir boş olsak da evde, rakıları yuvarlasak...
Çocukluğumun en güzel anılarından biridir Hayalet Avcıları filmleri. İsmin haklarının 5'te 1'ine sahip olan Bill Murray ilk başta biraz mırın kırın etmiş, hatta Dan Aykroyd'un senaryosunun 3. sürümünü okumayı reddetmiş ama sonunda o da ikna olmuş. Esas güzel haberse, orjinal kadronun tamamının filmde oynamayı kabul etmiş olması!
Türk rock camiasının bence en sıkı albümleri arasına girmiş olması gerekmiş albümlerinden biriydi "Makine". Ama olmamış, yine yazık olmuştu bir grup yetenekli müzisyene. Hikayelerini bilmem, aradım da bulamadım o yüzden neden dağıldılar konusuna girmeyelim ama, geri döneceklerini yakın arkadaşlarından bir süredir duymuştum. Gel gör ki, aradan aylar geçmesine rağmen hala bir sesleri çıkmamıştı.
İnsanların İstanbul'da yaşayabilmesini sağlayan tek şey şu şahane deniz bence. Ayrıntısına ve İstanbul'da yaşama konusuna çok yakın bir zamanda zaten detaylıca bir girmek istiyorum ama, işte bu hoyrat şehrin, Beykoz'da Paşabahçe'ye gelmeden konumlandırılmışş bir devlet hastanesi... Burası, hastanenin girişi. Üst katlardaki hasta odalarını siz düşünün... Hey be!
Çocukluğumda metal yolculuğum kuzen Tuna sayesinde başlamıştı. Çok iyi hatırlarım, diğer kuzenler ya da abiler nasıl olur bu konuda bilmem ama, bizim kuzen al bu eski kasetleri dinle demezdi. Yurtdışından gelirken (Burası bambaşka bir hikaye, geçiyorum) getirdiği 100lük 200lük cd kaplarını açardı masanın üzerine, renkli renkli orjinal cdler ve kitapçıkları arasından, bir dj edasıyla aklına gelen birini seçer, müzik setine takar ve dikkatle dinlemem gereken bölümlerini dinletirdi bana bangır bangır.
silent super 8 cartridge
lens: Braun Macro Super Stellar Zoom f: 1.7 \ F: 8-64 mm
focusing: manual, microprism
macro focusing: yes
zooming: auto with 2 speeds and manual
filter size: 62 mm
viewfinder: single-lens reflex with adjustable eyepiece
exposure: auto and manual exposure control; TTL EE, CdS photocell
exposure compensation: +/- 2 f/stops
backlight control: + 1 f/stop
aperture scale: f/1.7 to f/22
CCA filter: built-in 85A filter, with filter switch
filming speed: 18, 24 fps, slow motion (40 fps), single frame
shutter opening angle: 180 degrees
fading: auto fade-in/fade-out
sound: double-system, recording with synchronized tape-recorder
remote control socket: yes
2 cable release sockets: single frame and continuous running
movie light socket: screw type
synchronized flash socket: yes
handle: fixed pistol grip, chamber for penlite batteries
battery checker: yes
power source: 4 x AA bateries \ 2 x PX625 button cells for light meter
external power jack: 6 V DC
weight: 850 g
dimensions: 60 x 195 x 235 mm
tripod socket: 1/4"
made in Japan by Cosina
-----------------
Sonra, The Pleasure Of Being Robbed, bağımsız filmler dünyasının çok konuşulanlarından biri olduğu için dikkatimi çekti. Ama pek de değmezmiş. Birkaç arkadaşın, dijital bir kamerayla, çok düşük bütçeyle çektikleri, minnacık bir filmdi. Kötü denemez belki ama, kopardığı tantanaya da değmeyeceği kesin.
IWhyShy? çok sevdi sahneyi. 2 hafta arka arkaya çalınca, özellikle bir de ikinci hafta, Radyo kitlesi dinliyor uleeyn baskısı olmayınca üstümüzde, bir de üstüne üstlük, her çaldığımızı bilen, Yavuz Çetin'e eşlik eden, deliler gibi eğlenen bir Mantar kitlesi de olunca karşımızda, başka bir tadı oldu IF'in bence.

Darren Aronofsky, sonunda "normal" bir filmle ve bu sefer bütün dünyayı sallamacayla karşımızda. Özellikle son üçte birlik bölüme kadar, mükemmel anlatılmış, şahane oynanmış, güzelce ayrıntılandırılmış harika bir deneyim. Evde, kendi kendime filmin karakterleriyle konuştuğum az olmuştur bugüne kadar...
Voilaaa!!! Sonunda gördüm Çağan Irmağımızın bu filmini de :) Popüler sinemamızın, "içi dolu" yönetmeni gibi bir izlenim var hala benim içimde, galiba genel çevreden öyle bir dolduruşa geliyorum ama sebebini de anlamıyorum bir türlü. Hayır, Ulak'ı sevmem, Babam ve Oğlum'u sevmem, e Mustafa Hakkında Her Şey'i sevmem, o zaman neden bu sempati?? Eli yüzü düzgünlüğe olan açlığımızdan olsa gerek herhalde...