Çarşamba, Mart 25, 2009

"Dahi" anlamındaki Ceza ayrı yazılır

...müzik marketlerden, televizyon kanallarından, festivallerden çıkarsanız da, hayatın, müzik dünyasının anlamı hiiiç mi hiç değişmez...

Pazartesi, Mart 23, 2009

Çarşamba, Mart 18, 2009

Disneyland!

Normalde akıl sağlığımı koruyabilmek için, politika tabanlı birçok tartışmadan uzak durmaya, daha doğrusu televizyonlarda vs. çok fazla izlememeye çalışıyorum. Apolitizelikle, duyarsızlıkla vs. alakalı değil durum. Olabilir de yani ama, o kadar umudumu kaybetmişim ki parlak bir "gelecek"ten. Sadece sinirlenip, sonra da hiçbir şey yapamamaktan, sade vatandaş olarak elimizdeki tek güç seçimlerin de güvenilirliği azaltılarak elimizden alınmasıyla, bitmişiz yani resmen. Teslimiyetin son noktası olduğunun farkındayım ama, olmuyor işte. Bir adam çıkıp da farklı bir şey söyleyip ya da bir şekilde başkalarını da inandırıp ...

Bugün NTV'de Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adaylarından 3 iddialı olanın konuşmalarını izledik Davutla. Böyle, Karayalçın ve Yavaş'ın konuşmaları sırasında, o şeffaflık, kültürel merkezler/planlar vs. dinlerken, bir nefeslik bir süre için, gözümü açıp kapayana kadar, Kızılay'ı arabasız, merkezleri yayaya açık, metroları akıllıca işletilen, bütçeleri halka açık, gülümseyen insanlarla dolu bir şehir canlandı gözümde. Böyle Amerikan filmlerindeki gibi "over-exposed" bir fotoğraf. Sonrasında da, hiçbir şekilde gerçekleşemeyeceğinin bilinciyle muhteşem bir hayalkırıklığı.

Ne yapabilirim ki?

Kafası olan, o adama oy vermez ama... Kimi bir geceliğe, kimi birkaç kilo kömüre, kimi de Disneyland'a gitme umuduna herhalde...

itunes'a alternatif program

Oh çok şükürler olsun! :) Biraz uzun sürdü tarihin en salak programının yerine kullanabileceğim başka bir şey bulmak ama sonunda oldu. Birkaç haftadır, buraya yazmadan önce test etme amaçlı kullanıyordum. Şu ana kadar hiçbir sıkıntısını görmedim ve artık rahatlıkla tavsiye edebilirim.

floola

İndirmek ve ayrıntıları okuyup kendiniz karar vermek için buyrun.

Ipod'unuza şarkı atıp, Ipod'dan hard-disk'e şarkı kaydedebilen ne azı ne fazlası olan eli yüzü düzgün zahmetsiz bir program. Podcast, fotoğraf, last.fm güncelleme, album kapakları vs. vs. gibi ipod'a ait nerdeyse bütün özellikleri de destekliyor (Ben çoğunu kullanmasam da).

Tabii ki asla kullanamadığımız alış-veriş özelliği yok ve bilin bakalım başka ne yok! "Determining Gapless Playback Information!" olalalala Ayrıca, itunes helper, ipod zakzuk, idevice central cak cuk vb. apple'a ait ama hiçbir işe yaramayan, arka planda çalışarak bilgisayarın hafızasından yiyen programlar da.

Bir hata aldığımız ve neyseki -en azından benimki- şimdilik sorunsuz çalışan (ve beni de şaşırtan) ipod'umu artık özgürce kullanabiliyorum! :))) Yüzümü kara çıkarmaz inşallah program, bakalım testlere devam...

Pazar, Mart 15, 2009

Bilgisayarı karıştırırken...

Ankara'daki bilgisayarımda artık çok az vakit geçirir hale geldiğim için, her karıştırmamda enteresan şeyler keşfediyorum, tatlı anılar canlandırıyorum (Bu aralar yine Proust okuyorum, ondan da olabilir :D).

Mesela Çek Cumhuriyeti'nde, Pisek denen bir şehirde 3 koca ay geçirmiştim, o aklıma geldi yine. Ne garipti, ne zorluydu kimi zaman ve bu fotoğrafların olduğu günde mesela ne kadar eğlenceli ve benzersizdi...

Sonra mesela bu fotoğrafı görünce işte yönetmen olarak imajımı bulmuşum ne güzel dedim :D


Bir de "Escape"in provalarından sonra yediğimiz yemekte gelen hesap varmış! Bu bir tesadüf olamaz değil mi :D


Aaay ay. Mutsuz değilim şu anki hengamemden ve işsiz oturuşlarımdan ama, Pisek'te olmak da fena olmazdı hani...

Perşembe, Mart 12, 2009

Alice In Chains dönüyor!

Çocukluğumda metal yolculuğum kuzen Tuna sayesinde başlamıştı. Çok iyi hatırlarım, diğer kuzenler ya da abiler nasıl olur bu konuda bilmem ama, bizim kuzen al bu eski kasetleri dinle demezdi. Yurtdışından gelirken (Burası bambaşka bir hikaye, geçiyorum) getirdiği 100lük 200lük cd kaplarını açardı masanın üzerine, renkli renkli orjinal cdler ve kitapçıkları arasından, bir dj edasıyla aklına gelen birini seçer, müzik setine takar ve dikkatle dinlemem gereken bölümlerini dinletirdi bana bangır bangır.

İlk To Bid You Farewell'imi de böyle dinledim, ilk Empty Words'ümü de ya da şu anda ne adını ne nasıl olduğunu hatırlayabildiğim Kreator, Kyuss vb. grupların şarkılarını. Bazen, sadece küçük bir gitar pasajıydı kuzenimin ilgisini çeken, bazen -To Bid You'daki gibi- baştan sona, hatta defalarca, bütün şarkı.

Kimi zaman sıkılırdım bu eğitim saatlerinden, çünkü öncelikle o cd kılıfları içindeki cd'ler asla bitmeyecek ve içerdeki odaya geçip bilgisayarda uçaklar uçuramadan akşam olup yemek saati gelecek diye korkardım. Sonra, onca cd içinden kuzenimin aklına devamlı bir şey geldiği için, şarkıların büyük bölümünü ileri sarma opsiyonuyla dinlerdik, koca bir cd'den toplamda sadece 1 dakika anladığım olmuştur mesela. Ayrıca, bunca bilgi ve müzik yüklemesi bazen de çok gelirdi küçük beynime. Daha bir çocuk sayılırdım ve şimdi olsa iştahla hepsini içime çekeceğim koca bir arşivi birkaç saat içinde hazmetmeye çalışıyorduk. Ne olursa olsun, geleceğim ve müzik bakışım için mükemmel bir şey yaptığımızın farkındaydım, ona şüphe yok ve hayran hayran izlerdim kuzenimi, bunca ismi nasıl aklında tutuyor, bütün gitaristlerin davulcuların hikayelerini nasıl oluyor da biliyor diye. Ben de ilk olarak gidip Maiden'ın ve Queen'in grup üyelerinin adlarını ezberlemiştim sonra...

Aradan yıllar geçti tabii sonra, biz kuzenimle senede 1 hatta 2 senede bir görüştüğümüz için, onun zaten aşmış müzik bilgisi görece çok fazla ilerlemezken, minik benim ufak kafam, her sene bir öncekine oranla 2 kat daha çok bilgi alıyor, hevesle ne bulsam saldırıyor, kuzenim gelip bir şey dinlettiğinde ben onu zaten biliyorum diyebileceğim günlerin hayalini kuruyordum. Pek öyle olmuyordu ama yine de ilerleme kaydettiğim kesindi.

Orta okulda, belki de lisede metal dinleyenler bilirler, belki de herkeste aynı olmuyordur bu süreç ama, ben sert bir şey dinledikçe daha fazlasını arıyor, Bruce'un solo albümlerinden, Overkill'e, Megadeth'e (asla Metallica'ya değil! :D), ordan Slayer'a Death'e gittikçe sınırlarımı zorluyordum. İşte öyle sertlik iştahıyla dolduğum yılların birinde, bir yaz kuzenin evinde buluştuk yine. Ben ona ağzım sulanarak öğrendiklerimi anlatıyor, cd kılıflarındaki adını duymadığım ama aşırı oldukları belli grupların albümlerine ne zaman sıra gelecek diye bekliyordum. Oysa kuzen - benim de sonradan farklı bir şekilde yaşayacağım - müzikte olgunlaşma evresi denebilecek bir dönemece girmişti. Önce iştahımı biraz Death'le doyurmuş, sonra da bak bu adamlara, sert değiller o kadar ama, acı, duygu, umutsuzluk aynı çoğu zaman demişti.

İlk dinlediğim Alice In Chains şarkısını hatırlamıyorum, ama sanırım Them Bones ya da Rooster olabilir (Kuzenim bayılırdı Rooster'a). Sonra bir tutkudur başladı bende de. Soundgarden'a da ordan geçtim, diğer birçok 90'lar grubuna da. Ama AIC'nin yeri hep ayrı kaldı. O andan sonra çıkacak bütün albümlere saldırdım ama, bir gün acı haber geldi. Layne Staley Cobain'le aynı ayın aynı günü, farklı bir yılda evinde ölü bulunmuştu. Yaşadığım ilk ünlü-ölümü-sarsıntısı bu değildi ama en çok üzüldüklerimden biri olduğu kesin. Ardından yıllarca Cantrell'in solo albümlerinde o AIC tadını bulmaya, MTV Unplugged'daki hüzne bir karşılık bulmaya çalıştım. Devamlı sayfalarını ziyaret edip, yeni bir haber var mı diye meraktan çatladım...

ve sonunda, birkaç konser sonrasında, AIC, yeni albümünü kaydetmeye başladı. Aslında niye bu kadar çok bekledim bu konuda yazmayı bilmiyorum, 2008'in sonunda başladılar çünkü kayıtlara, belki bitirmeyeceklerinden, vazgeçeceklerinden korktum. Ama sonunda, bu Avustralya konserinin küçük videosunu görünce ve dinleyince içim rahata erdi. Evet, artık kesin bu: Alice In Chains geri dönüyor. Orjinal kadro, William Duvall'la ses bularak... Kutlayabiliriz!

AIC Australia Recap

Çarşamba, Mart 11, 2009

Sömürü

"Sinema ve televizyon, ..., insanın görme organlarının yetersizliğini sömürmektedir."
Sokolov

"and the ball was square..."

Mükemmel bir slogan. 60'larin sonundan bu yana dünyayı çeşitli boyutlarda meşgul eden pong oyunu için tabii ki.

http://www.pongmuseum.com/ sayfasını ziyaret ederseniz, 40. yılını kutlayan oyunun tarihinde ilginç bir yolculuğa çıkabilirsiniz. Muhtemelen biriyle olmasa bile bilgisayara karşı bu oyunu oynamayan yoktur herhalde...

Özellikle ana sayfadaki, 1969 yılından gelme video izlenmeli!

Salı, Mart 10, 2009

Kurgu

Yaa ne kadar az şey biliyormuşum kurguyla ilgili. Uyduruk 6 dakikalık filmimin başına bir oturdum, ne yapmam gerektiğine dair hiçbir fikrim yok. Bugüne kadar gördüklerim, duyduklarım, izleyerek bilinçaltıma işlenmiştir dediğim her şey hiçbir şeymiş meğer.

Hemen sarıldım en yakınımdaki kitaba, Pudovkin, Kuleşov, Sokurov ve ov'la biten bir sürü isim daha bir arada. Bu da fazla teorik oldu galiba ama, bakalım sonuç bir şeye benzeyecek mi...

Pazartesi, Mart 09, 2009

Satılık EMG-85 Aktif Manyetik (2. el)

Daha önce de söylemiştim sanırsam. İki EMG-85 manyetiğimi de satıyordum, biri gitti geriye ikincisi kaldı. Alışveriş ve ayrıntılı bilgi için sahibinden.com satış sayfasını ziyaret edebilirsiniz:

http://www.sahibinden.com/emg_85_aktif_gitar_manyetik_2_el_-78WQQaXQQ12947581WQQpXQQdisplayitem

Montaj için bütün gerekli malzemelerle birlikte postalanıyor ürün, ilginizi çekerse, tanıdığınız birileri sever derseniz kaçırmayın. Fiyatı: 100 TL, vallahi yeni almaya kalksanız 120 dolar'dan başlar :D

Pazar, Mart 08, 2009

Braun Macro MZ 864


Tadaaa!!!

Yeni ve ilk 8mm kamerama kavuştum: Braun Macro MZ 864. Kamera yeni değil tabii ki de :) 1974 yılından kalma, sahibinden.com sayesinde oldukça uygun bir fiyata edindim bu kamerayi ve kucuk bir el isigini ve bir 8mm oynatici projeksiyon aletini.

Pilleri takıldığında en azından motor bölümü düzgün çalışıyor görünüyor ancak sonuçta filmlerin pozlanışı nasıl çıkacak bekleyip göreceğiz. Türkiye'de 8mm, filmler, banyo ve telesine işlemleriyle ilgili yakında daha çok yazacağım ancak şimdilik bu kameraya sahip olan başka birisi daha olacaksı yardımcı olmak adına, teknik özelliklere geçelim.

silent super 8 cartridge

lens: Braun Macro Super Stellar Zoom f: 1.7 \ F: 8-64 mm

focusing: manual, microprism

macro focusing: yes

zooming: auto with 2 speeds and manual

filter size: 62 mm

viewfinder: single-lens reflex with adjustable eyepiece

exposure: auto and manual exposure control; TTL EE, CdS photocell

exposure compensation: +/- 2 f/stops

backlight control: + 1 f/stop

aperture scale: f/1.7 to f/22

CCA filter: built-in 85A filter, with filter switch

filming speed: 18, 24 fps, slow motion (40 fps), single frame

shutter opening angle: 180 degrees

fading: auto fade-in/fade-out

sound: double-system, recording with synchronized tape-recorder

remote control socket: yes

2 cable release sockets: single frame and continuous running

movie light socket: screw type

synchronized flash socket: yes

handle: fixed pistol grip, chamber for penlite batteries

battery checker: yes

power source: 4 x AA bateries \ 2 x PX625 button cells for light meter

external power jack: 6 V DC

weight: 850 g

dimensions: 60 x 195 x 235 mm

tripod socket: 1/4"

made in Japan by Cosina

-----------------
Bu bilgi http://www.super8data.com/ sayfasından alınmıştır...

Cuma, Mart 06, 2009

Terminator Salvation Trailer!

Hihi

5 Haziran'da gösterime girecekmiş yeni Terminatör filmi. Bu fragman pek havalı olmuş. Adamların özel efektlerle, bilgisayarlarla yapabildiklerinin sınırları genişlemeye devam ettikçe, ortaya çıkan işler de bizi havalara uçurmaya devam edecek gibi. Küçücük bilgisayar monitörümden izlerken bile, devasa bir gökdelene bakarkenki heyecanı hissettim içimde :) Ha, efektleri koyarken, efendim konuyu önemsemiyorlar bölümüne hiç girmiyorum, Hollywood zaten ne beklersiniz :p Buyrun siz de izleyin...