Pazartesi, Eylül 07, 2009

True Blood

Daha önce burada bahsetmemiştim galiba. Lost'a ve Grey's'e olan ilgimi kaybedince ve bir de üstüne Çek Cumhuriyeti'ndeki nispeten boş günlerim gelince, yeni dizi arayışlarım True Blood'la sonuçlanmıştı.

Güneyli bir Vampir hikayesi kısaca True Blood. Vampirlerle kısıtlı değil tabii sadece, mitolojiden bilindik efsanelere kadar birçok insanüstü canlı bir arada, gerek aşk, şehvet, nefret, gerekse uyum içinde takılıyorlar.

Alt metinde ayrımcılığa dem vuran dizi, bariz miktarda cinsel şehvetini kullanarak da insanı kendine bağlıyor kabul etmek lazım. Malum dizinin yaratıcısı Alan Ball yani Six Feet Under'ın arkasındaki isim. Başrol Anna Paquin'le Stephen Moyer arasında öyle bir elektrik var ki, gerçekten etkileyici.

Ama dizinin bu cinsel gerilimden çok daha fazlası var. Galiba en çok hoşuma giden şey, karakterlerin ve olayların ve karakterlerin bu olaylara tepkilerinin saçmalığı. Ne bileyim, baş karakterin bölüm sonu canavarını avlamaya giderken, kolundan çantasını eksik etmeyişi ya da kafasına dal tutturup dünyaya inen tanrı taklidi yaparak kötüleri kandırmaya çalışmalar filan... Bilemiyorum, ilk başlarda 1 saat olduğu için süresi biraz canımı sıkmıyor değildi ama artık kabul etmiş durumdayım, müptelasıyım.

Son bir ek, dizinin açılış jeneriğinin de True Blood'a bağlanmama büyük katkısı oldu. Mükemmel bir tasarım, kolaj, çarpıklık ve düzensizlikte... Helal olsun :) İşte bu da dizinin ana şarkısının, diziden görüntüler ve jenerikten birkaç alıntıyla oluşturulmuş klibi. Sonundaki fox reklamından dolayı çok sinirliyim :D Bu arada dizinin izleyici sayısını 1.4 milyondan 5.3 milyona çıkarmış olduğunu da ekleyeyim.

I Wanna Do Bad Things With You!

Hiç yorum yok: