Pazartesi, Kasım 20, 2006

Tiyatro aşkı...

Pazar gününü sanata ayırdık!

Büyük Sahne'de, Amedeo Modigliani'nin hayatından bir bölümü konu alan Modigliani ismli oyuna gittik.

İki perde arasında salondan dışarı çıkmaya çalışırken, bacağımı oturulacak yerlerin kolluklarına çarptım. Ama iyi çarpmışım, epey bir ağrıdı oyun bitene kadar, şimdi baktım morarmış. İçimden epey bi küfrettim, böle salonunda, tiyatrosunun da zaten oyun da...

Neyse, sonra da oyuna girdik, herşeyini kaybeden ve elinde hiç birşey kalmadığı için kendi portresini çizen Modigliani'nin hayatı beni çok duygulandırdı, oyuncular süperdi bence ve devamlı alkışladık...

İşte böyle karmaşık duygular besliyorum tiyatroya karşı :D

Cumartesi, Kasım 18, 2006

Türk seyircisinin kaderi...

Kader'i izledim dün akşam. Sevgili Zeki Demirkubuz'un son "harikası".

Bazen önyargılarım mı diyorum, ama galiba hayır. Bu sefer olmamış hissi yarattı biz de... Ayrıntılar için, bazıları sinema sever podcast ya daa

http://imdb.com/title/tt0875595/usercomments-3

buyrun oy verin siz de :D

Salı, Kasım 14, 2006

Küçükşehir...

Ukalalık gibi görünmesin lütfen burada yazacaklarım, sadece bu büyük görünen küçük şehrin küçük bir hikayesini anlatmak istiyorum :)

Eskişehir işte, bir tane Migros'u var. Park yerinde toplam 50 araba, yanında 3 salonlu bir AFM ve Burger King. İnsanlar, o kadar park sıkıntısı çekmemişkii, park etmeyi bilmiyorlar adeta. Yamuk yumuk düzensiz her yer. Zaten trafik de rezalet ya o ayrı bir günün konusu... Giriyorum Burger'a, dayanamıyorum çok canım çekiyor. Bir de eve gidip yemek düşünmek hiç istemiyorum, zaten "Korkunç Ivan" beni benden almış :D

Neyse, giriyorum içeri, bir menu istiyorum. Süper sevimli ve güler yüzlü bir adam karşımda, yalnız kolamız kalmadı diyor. pardon?? "Kolamız kalmadı" :D Sonrada, "Sadece Ice Tea şeftalimiz var" diye ekliyor kibarca :) Süperler, menünüz hazır olunca biz size bağıralım da diyorlar. Sonra, beyefendi menünüz hazırlar sesleri yükseliyor içerde...

- Hayır siz değil beyefendi.
- hayır hayır, yanınızdaki beyefendinin menüsü hazır.
- hah evet, siz

şeklinde sürüp gidiyor hayat eskişehir'de.

Bazen çok seviyorum bu küçük şehri, bazen de herşey üstüme üstüme geliyor. Hiç olmazsa, Ankara'da bir standardım var diyorum kendime. "Ankara'dan hep nefret ediyorum..."

Tutarlılık ve düzen... Bunları arıyorum hayatımda çoğu zaman... Galiba yaşlanıyorum ;)