http://urun.gittigidiyor.com/
Cumartesi, Mayıs 30, 2009
Forward mailliyorum :)
Davutçum sağolsun akşam akşam eğlendirdi beni. Gülerek yerlerde sürünmek üzereydim en son. Buyrun:
http://urun.gittigidiyor.com/BALKONDAN-DUSEN-PC-MI-SATIYORUM-SADECE-KASA_W0QQidZZ17933327
http://urun.gittigidiyor.com/
Cuma, Mayıs 29, 2009
Dans La Tete :)
Bir süredir evde film izleyemez hale geldim. Onun yeriniyse, kısa filmlerle ve özellikle de yıllardım hayalim olup da bir türlü içine giremediğim animasyon dünyasıyla doldurmaya çalışıyorum. Daha önce buraya çok fazla kısa film koymamıştım ama, bunu paylaşmadan yapamıyorum.
Bu arada birkaç zamandır izlediğim Fransız kısa animasyonları, uzunların yanında, adamların bu konuda ne kadar sıkı çalıştıklarını ve iyi olduklarını gösteriyor. Helal olsun :)
Bu arada birkaç zamandır izlediğim Fransız kısa animasyonları, uzunların yanında, adamların bu konuda ne kadar sıkı çalıştıklarını ve iyi olduklarını gösteriyor. Helal olsun :)
Pazartesi, Mayıs 25, 2009
cicibebe
İyi haber mi kötü haber mi emin olamadım...
Radyo ODTÜ Sahne Arkası günlerinde tanıştığımız, çok sevdiğimiz, güzel müzik yapan, kafası bizim gibi (yani en azından bir miktar :D) iyi insanların grubu: cicibebe.
Uzun süredir albüm çalışmaları yapıyoruz, devam ediyor, kayıtlar şahane gitti, az kaldı demişlerdi. Sonunda bitmiş gibi kayıtlar, hatta ilk klibi de izleyebilirsiniz sayfadan ama küsmüşler de biraz haklı olarak... Bile bile böyle bir yola koyuldukları için, sağolsunlar hiç olmazsa şarkıları sunacaklar bize... Buyrun ana sayfalarına, klibi izleyin, sonra takip edip ilerde şarkılarını da indirin efendim.
www.cicibebe.org
Radyo ODTÜ Sahne Arkası günlerinde tanıştığımız, çok sevdiğimiz, güzel müzik yapan, kafası bizim gibi (yani en azından bir miktar :D) iyi insanların grubu: cicibebe.
Uzun süredir albüm çalışmaları yapıyoruz, devam ediyor, kayıtlar şahane gitti, az kaldı demişlerdi. Sonunda bitmiş gibi kayıtlar, hatta ilk klibi de izleyebilirsiniz sayfadan ama küsmüşler de biraz haklı olarak... Bile bile böyle bir yola koyuldukları için, sağolsunlar hiç olmazsa şarkıları sunacaklar bize... Buyrun ana sayfalarına, klibi izleyin, sonra takip edip ilerde şarkılarını da indirin efendim.
www.cicibebe.org
Cuma, Mayıs 22, 2009
Yeni Rakı - Yeni Seri

yeniseri.com
Ghostbusters 3!!

Bakalım Ivan Reitman ya da Harold Ramis yönetmeyi kabul edecek mi ve çekimlerinin kışa başlaması planlanan film, eskisi gibi tat verecek mi...
Perşembe, Mayıs 21, 2009
Become A Fan: Prague!
Facebook'un anlamsız fan sayfaları, kendini bu pislikten uzak tutmuş bir takım ayrıcalıklı (ve aynı zamanda belki de uzak kalarak farklı olduğunu düşünüp, öylece bir yükseklik ayrıcalıklılığı taslayanlar mı acaba) kişiler hariç malum hepimizin hayatında. Birçok "şey"in fan'ı oldum ben şahsen bugüne kadar, neyin olduğumu hatırlamayacak kadar. Ancak galiba az önce, böyle o kadar içten hissederek tıkladım ki o become a fan düğmesine...
You're a fan: Prague.
Sanki memleketimmiş gibi, oraya gidenler sevmeyince onlara suç buluyorum, çok da hoşlaşmadığım birilerinin tanıdığım sokaklarda resimlerini görünce içim acıyor, kıskançlıktan çatlıyorum resmen.
Hiç yaşadığınız şehirleri kişiliklere büründürmeye çalışır mısınız bilmem. Hani Ankara bir insan olsa, karşınıza alsanız mal mal bakar, ne söyleseniz haaaa aaaa daaa der ya; İstanbul, 10 kişilikli bir akıl hastası, gösteriş meraklısı ukala bir imajın altında ezilmiş can çekişen ve ona acı çektirenleri umursamayan yaşlı mı yaşlı aksi bir anneannedir ya sanki... Prag, en yakın arkadaşım gibi gelir bana. Çok mu yaşadın sanki len diyebilirsiniz. Ama, hani arada sırada karşılaşırsınız ya öyle insanlarla, 1 saat yeter, sanki yıllardır tanımış gibi hissedersiniz kendinizi. Yeni gizemlerini keşfetseniz de hergün, kendinizi sınırsız teslim edebilir, anlatabilirsiniz her şeyinizi... Öyle gelir Prag bana, bütün sevdiklerimle paylaşmak ister ama onun gözündeki özel yerimi kaybetmekten korkarım.
Nerden şimdi gece gece... Pis Coleman, hala orada ve bütün ailesiyle, kız arkadaşıyla keyfini çıkardığı için, biraz canım sıkıldı galiba :) hihi
You're a fan: Prague.
Sanki memleketimmiş gibi, oraya gidenler sevmeyince onlara suç buluyorum, çok da hoşlaşmadığım birilerinin tanıdığım sokaklarda resimlerini görünce içim acıyor, kıskançlıktan çatlıyorum resmen.
Hiç yaşadığınız şehirleri kişiliklere büründürmeye çalışır mısınız bilmem. Hani Ankara bir insan olsa, karşınıza alsanız mal mal bakar, ne söyleseniz haaaa aaaa daaa der ya; İstanbul, 10 kişilikli bir akıl hastası, gösteriş meraklısı ukala bir imajın altında ezilmiş can çekişen ve ona acı çektirenleri umursamayan yaşlı mı yaşlı aksi bir anneannedir ya sanki... Prag, en yakın arkadaşım gibi gelir bana. Çok mu yaşadın sanki len diyebilirsiniz. Ama, hani arada sırada karşılaşırsınız ya öyle insanlarla, 1 saat yeter, sanki yıllardır tanımış gibi hissedersiniz kendinizi. Yeni gizemlerini keşfetseniz de hergün, kendinizi sınırsız teslim edebilir, anlatabilirsiniz her şeyinizi... Öyle gelir Prag bana, bütün sevdiklerimle paylaşmak ister ama onun gözündeki özel yerimi kaybetmekten korkarım.
Nerden şimdi gece gece... Pis Coleman, hala orada ve bütün ailesiyle, kız arkadaşıyla keyfini çıkardığı için, biraz canım sıkıldı galiba :) hihi
Salı, Mayıs 19, 2009
8mm ve Straight 8
8mm kameramla ilk çekimleri tamamladım. Bir önceki hafta sonu, kamera asistanlığı yaptığım kısa filmde, Vision 3 500T'lerin 8mm filmlerini kullandık kamera arkası tiplemeli bir şey için. 2 rulo ve önceden aldığım reversal siyah-beyaz'ı da Amerika'ya gönderdik bir gidenle.
Film çok yeni, kamera çok eski olduğu için, kameranın pozometresi işe yaramadı. Her dakika da Emre'nin pozometresine el uzatamadığımdan, esas çekimler için kullandığımız kameranın ölçümünü kendime uyarlamaya çalıştım. Söylenene göre telecine'de 4stop'a kadar kaldırırmış Vision 3, bakalım ben neler yaptım, beni kaldırabilecek mi :)) Heyecanla sonuçları bekliyoruz...
Bu arada, 8mm'yle ilgili her gün yeni şeyler keşfediyorum. Sadece 8mm'ye ayrılmış festivaller, buluşmalar olduğunu biliyordum ancak bahsedeceğim çok tatlı projeden habersizdim. Buyrun efendim, straight8. Size verilen 1 rulo 8mm filmle, baştan sona bir film oluşturmaca yarışması. Çektiğiniz filmi, direk adamlara geri gönderiyorsunuz, onlar yıkayıp telecine yapıyor ve siz de filminizi ilk defa bütün dünyayla birlikte görüyorsunuz. Tekrar çekme, kurgulama fırsatı olmadığı için de, amatörlüğün ve aynı zamanda iyi planlama ve yeteneğin de üst sınırını zorluyor proje.
Sayfada, seçilen birkaç filmi izleyebilirsiniz. Alışkanlıkların dışında, deneysele de ucundan uzanan kısa filmler ortaya çıkmış yöntem farklı olunca. Enteresan bir tat efendim, tavsiye ederim. Seneye ben de girerim bu arada :D Kazananlar Cannes'da gösteriliyormuş!!! nooohaha :)
Film çok yeni, kamera çok eski olduğu için, kameranın pozometresi işe yaramadı. Her dakika da Emre'nin pozometresine el uzatamadığımdan, esas çekimler için kullandığımız kameranın ölçümünü kendime uyarlamaya çalıştım. Söylenene göre telecine'de 4stop'a kadar kaldırırmış Vision 3, bakalım ben neler yaptım, beni kaldırabilecek mi :)) Heyecanla sonuçları bekliyoruz...
Bu arada, 8mm'yle ilgili her gün yeni şeyler keşfediyorum. Sadece 8mm'ye ayrılmış festivaller, buluşmalar olduğunu biliyordum ancak bahsedeceğim çok tatlı projeden habersizdim. Buyrun efendim, straight8. Size verilen 1 rulo 8mm filmle, baştan sona bir film oluşturmaca yarışması. Çektiğiniz filmi, direk adamlara geri gönderiyorsunuz, onlar yıkayıp telecine yapıyor ve siz de filminizi ilk defa bütün dünyayla birlikte görüyorsunuz. Tekrar çekme, kurgulama fırsatı olmadığı için de, amatörlüğün ve aynı zamanda iyi planlama ve yeteneğin de üst sınırını zorluyor proje.
Sayfada, seçilen birkaç filmi izleyebilirsiniz. Alışkanlıkların dışında, deneysele de ucundan uzanan kısa filmler ortaya çıkmış yöntem farklı olunca. Enteresan bir tat efendim, tavsiye ederim. Seneye ben de girerim bu arada :D Kazananlar Cannes'da gösteriliyormuş!!! nooohaha :)
Pazar, Mayıs 17, 2009
Coraline
http://coraline.com/
Öncelikle bu sayfaya girmeli ve flash sayfaların başında görmeye alıştığımız yükleniyor uyarılarının en kendine güvenli ve azıcık da ukala olanını görmelisiniz!
Nightmare Before Christmas insanı Henry Selick'in yeni filmi, bol övgülü - hiç ödülsüz Coraline sonunda gösterime girdi. İstanbul'a geldiğimden beri, 11 Şubat'tan bu yana yani, galiba 4. kez sinemaya gittim (evet ironi diye buna denir :D). Çocuklarla dolu bir salonda, burnunuzu ağrıtan ağır bir 3 boyutlu gözlükle ve Türkçe dublajlı izlemek zorunda olmanıza rağmen, kesinlikle ayırdığınız zamana değecek, psikopat/tatlı, ürpertici /çekici, derin/sade ne bileyim işte uyuşmayan yönleriyle bir bütün, hoş bir animasyon bu film. Ve özetle, Pan'ın Labirenti ne kadar çocuk filmiyse, bu da o kadar çocuk filmi aslında...
3 yılda tamamlanan ve yeni kurulan LEIKA isimli şirketin ilk uzun filmi olan Coraline, muhtemelen son filmleri olmaz ve ilerlediğini zanneden, altı boşalan sinema dünyasına, klasik anlatıyla da olsa, ağızda hala tatlı bir hatıra bırakan sinema filmleri yapılabileceğini göstermeye devam edebilirler bu yetenek bombası insanlar...
Öncelikle bu sayfaya girmeli ve flash sayfaların başında görmeye alıştığımız yükleniyor uyarılarının en kendine güvenli ve azıcık da ukala olanını görmelisiniz!
Nightmare Before Christmas insanı Henry Selick'in yeni filmi, bol övgülü - hiç ödülsüz Coraline sonunda gösterime girdi. İstanbul'a geldiğimden beri, 11 Şubat'tan bu yana yani, galiba 4. kez sinemaya gittim (evet ironi diye buna denir :D). Çocuklarla dolu bir salonda, burnunuzu ağrıtan ağır bir 3 boyutlu gözlükle ve Türkçe dublajlı izlemek zorunda olmanıza rağmen, kesinlikle ayırdığınız zamana değecek, psikopat/tatlı, ürpertici /çekici, derin/sade ne bileyim işte uyuşmayan yönleriyle bir bütün, hoş bir animasyon bu film. Ve özetle, Pan'ın Labirenti ne kadar çocuk filmiyse, bu da o kadar çocuk filmi aslında...
3 yılda tamamlanan ve yeni kurulan LEIKA isimli şirketin ilk uzun filmi olan Coraline, muhtemelen son filmleri olmaz ve ilerlediğini zanneden, altı boşalan sinema dünyasına, klasik anlatıyla da olsa, ağızda hala tatlı bir hatıra bırakan sinema filmleri yapılabileceğini göstermeye devam edebilirler bu yetenek bombası insanlar...

Cuma, Mayıs 15, 2009
Perşembe, Nisan 30, 2009
Negatife Karşı Dijital
İstanbul'da setlerde geçen günlerimin en çok yapılan tartışmalarından biri tabii ki bu. Negatifçiler kendilerine çok güvenli, dijitalciler 10 yıl sonra dijital bilmeyenin sektörde yaşayamayacağını söylüyor vs. Ama en güzelini taraflardan biri olan Kodak söylüyor. Hastasıyım :D
"Why try to emulate film when you can have the real thing?"
kıh kıh
"Why try to emulate film when you can have the real thing?"
kıh kıh
Salı, Nisan 21, 2009
Saraylarda Yaşamaca :)
Ülker'den rezil bir reklam kampanyası! :)
Anne seni saraylarda yaşatacağım diyen, annesini çok seven çocuklara yönelik. Tipik, anneni ne kadar sevdiğini şunu bunu yaparak göster, en iyi gösteren kazanacak kampanyalarından.
Bir de internet sayfası kurmuşlar, son yılların en uzun internet adresi sanırım :) Reklamlarda dinlediğim anda firefox'a yazarken unutuyordum az kalsın :D
www.senisaraylardayasatacagim.com kıh kıh kıh
Daha uzun isim bulana açığız hocam, Muzo'dan güzel bir adres bekliyorum :D
Anne seni saraylarda yaşatacağım diyen, annesini çok seven çocuklara yönelik. Tipik, anneni ne kadar sevdiğini şunu bunu yaparak göster, en iyi gösteren kazanacak kampanyalarından.
Bir de internet sayfası kurmuşlar, son yılların en uzun internet adresi sanırım :) Reklamlarda dinlediğim anda firefox'a yazarken unutuyordum az kalsın :D
www.senisaraylardayasatacagim.com kıh kıh kıh
Daha uzun isim bulana açığız hocam, Muzo'dan güzel bir adres bekliyorum :D
Çarşamba, Nisan 15, 2009
2009 Blog Ödülleri
Radyodan kardeş programımız Alt Sokak, blog sayfasıyla 2009 Blog Ödülleri'nde Efes Pilsen Kültür-Sanat kategorisinin adayları arasına girdi.
http://2009.blogodulleri.com/anasayfa
Bu sayfadan önce kayıt olup sonra mail adresinize gelen linkten onay kodunu girip, sonra da yine aynı sayfadan kategoriler bölümüne ya da direk Alt Sokak bloguna girerek oy kullanabilirsiniz.
Ayrıca yine aynı oylamada, kişisel blog kategorisinde de Muzocan'ı oylarınızla destekleyebilirsiniz.
http://2009.blogodulleri.com/anasayfa
Bu sayfadan önce kayıt olup sonra mail adresinize gelen linkten onay kodunu girip, sonra da yine aynı sayfadan kategoriler bölümüne ya da direk Alt Sokak bloguna girerek oy kullanabilirsiniz.
Ayrıca yine aynı oylamada, kişisel blog kategorisinde de Muzocan'ı oylarınızla destekleyebilirsiniz.
A.I.C. geri döndü demiş miydim?
"So clear a slot in your CD shelf and schedule maternity leave from work in September, because the long drought will be over soon..."
Metrobüs Ancak Türkiye'de Böyle Olur
Metrobüs denen, tek hat üzerinde ve tek şeritte debelenen o manyak alet var ya, fantastik bir olaya denk geldim o alet sayesinde geçen gün.
Karşıdan eve doğru gelen Metrobüs, sınırları kalkıp köprüye girince bir gazlandı. Kısacık köprü mesafesi boyunca, önümüzde giden diğer bir Metrobüs'ü solladı!!!!
Öyle şaşırmamış gibi yapmayın. Bildiğin tramvay önündeki tramvayı solladı gibi bir haber bu. Gerçek ve tamamen bize has.
Karşıdan eve doğru gelen Metrobüs, sınırları kalkıp köprüye girince bir gazlandı. Kısacık köprü mesafesi boyunca, önümüzde giden diğer bir Metrobüs'ü solladı!!!!
Öyle şaşırmamış gibi yapmayın. Bildiğin tramvay önündeki tramvayı solladı gibi bir haber bu. Gerçek ve tamamen bize has.
Pazartesi, Nisan 13, 2009
Life On Mars!
Birçok yönüyle farklı bir gezegende yaşar gibiyi(z)m İstanbul'da. Hani, aldırmayıp, göz yumup burası böyle bir şehir işte, şurası burası güzel, şöyle yaşaması tatlı ama şu şusu da epey zorlu denebilecek. Ama değil... Life On Mars dizisinin Amerikan versiyonundan bir alıntı yakışır tam da şimdi:
"The men and women of New York are a special breed, capable of surviving the urban jungle, but at what price. We've grown accustumed to live in violence, squalor and most of all the acts of depravity both large and small that robs us all of our humanity."
"The men and women of New York are a special breed, capable of surviving the urban jungle, but at what price. We've grown accustumed to live in violence, squalor and most of all the acts of depravity both large and small that robs us all of our humanity."
Metropolis

Bugün bir de baktım, yeni şarkılar var myspace'te, hatta epeydir orada muhtemelen ki 1000 küsur kere de dinlenmiş. Vah vah dedim. Bu çağda, hala istediğim bilgiye adam gibi ulaşamıyorum...
Neyse, esas demek istediğim, "Gel Gör Beni"lerinin "Makine"lerinin hastası olduğum Metropolis, yeni solistleriyle, yeni 2 şarkı yayınlamış myspace sayfalarında bir süre önce. Siz de ıskaladıysanız beni, buyrun daha fazla gecikmeyin...
http://www.myspace.com/metropolismetropolis
Pazartesi, Nisan 06, 2009
Metrobüs beni nasıl yuttu...
İstanbul'u bilmeyen bir insan için bir Metrobüs yolculuğu nasıl kabus olur, bunu da yaşamış oldum bugün. Zeytinburnu'ndan, hangi yöne (Aksaray mı Zincirlikuyu mu) gittiği belli olmayan otobüslerden birine binip, neyseki tavanında duraklar yazdığı için 2 durak içinde yanlış yöne gittiğimi anladım. Ama, durakların isimlerini (duraklarda) öyle abuziddin yerlere yazmışki Topbaş, otobüsün içinden bazı duraklarda görünüyor, bazılarında görünmüyor.
Bir de doğru yöne giden otobüse geçince bir baktım ki onda duraklar da yazmıyor. Ben nerden bileyim, sonraki durak ne, bu otobüs nereye gider.
Toplu taşımacılığın, hele hele metro zihniyetli sağa sola sapılmayan tek hatlı sistemlerin ana kuralı değil midir, gelen metronun/metrobüsün üzerinde, gideceği son durak yazar. Yani Avcılar ya da Zincirlikuyu. Ama bize gelen ve Avcılar'a giden metrobüsün üzerinde Avcılar-Zincirlikuyu yazıyor. Sanki Zincirlikuyu'ya gidiyormuş gibi bir de!
Bir de yani, elalem sıradan şehir içinde dolaşan otobüslerde, bir sonraki durağın ismini otobüs içinde elektronik tabelada gösterirken, bizim metrobüsün gösterememesi de kazmalığımızın, baştan sağmalığımızın, buldun da *** istiyorsunculuğumuzun en güzel örneği değil midir...
Bu kadar dellenmemin bir başka nedeni de ipod'umun şarjının bitmiş olması ve yanımda okuyacak hiçbir şeyimin olmayışı da önemli bir etkendir. Bir de tabii koca İstanbul'da kendini cücük gibi hissetme halimin devamlı bana hatırlatılışı. O konuya daha müsait bir zamanımda gireceğim efendim, şimdilik deneyimlerimi biriktiriyorum.
Bir de doğru yöne giden otobüse geçince bir baktım ki onda duraklar da yazmıyor. Ben nerden bileyim, sonraki durak ne, bu otobüs nereye gider.
Toplu taşımacılığın, hele hele metro zihniyetli sağa sola sapılmayan tek hatlı sistemlerin ana kuralı değil midir, gelen metronun/metrobüsün üzerinde, gideceği son durak yazar. Yani Avcılar ya da Zincirlikuyu. Ama bize gelen ve Avcılar'a giden metrobüsün üzerinde Avcılar-Zincirlikuyu yazıyor. Sanki Zincirlikuyu'ya gidiyormuş gibi bir de!
Bir de yani, elalem sıradan şehir içinde dolaşan otobüslerde, bir sonraki durağın ismini otobüs içinde elektronik tabelada gösterirken, bizim metrobüsün gösterememesi de kazmalığımızın, baştan sağmalığımızın, buldun da *** istiyorsunculuğumuzun en güzel örneği değil midir...
Bu kadar dellenmemin bir başka nedeni de ipod'umun şarjının bitmiş olması ve yanımda okuyacak hiçbir şeyimin olmayışı da önemli bir etkendir. Bir de tabii koca İstanbul'da kendini cücük gibi hissetme halimin devamlı bana hatırlatılışı. O konuya daha müsait bir zamanımda gireceğim efendim, şimdilik deneyimlerimi biriktiriyorum.
Beykoz Devlet Hastanesi

Çarşamba, Nisan 01, 2009
Benim Cam Kırıklarım var...
Dün gece 1:30 civarı eve dönerken haftalardır evin önünde duran arabama bir baktım, sol arka camını kırmışlar (kelebek miydi ne o kucuk olani değil). Eski bujilerin arkasıyla vuruyorlarmış, böyle cam tuz gibi oluyor ama tam da kırılmıyor (Kinyas bilir). O kalın camı, böyle çarşafmışçasına alabiliyorlar.
Guzelce bagajimi karistirmislar. Cam silme bezlerimden birini yere dusurmusler, bir de 2 yil once gobegim icin cektirdigim ultrason'un sonuclarini gorup almamayi tercih etmisler.
155'le gorusup ekip istedim olay yerine. 45 dakika sonra tekrar aradim, aa gelmediler mi diyerek Goztepe karakolunun telefonunu verdiler. Aradim ki, e siz gelsenize diye sevgiyle karsiladilar beni. Sagolsun bir memur abla, cik cik yazik filan diyerek tutanak tuttu. (O sirada evinden kacmis bir kiz da kayip ihbarina istinaden, ben kayip degilim, evden kactim ifadesi veriyordu, onu bir ara ayrica anlatirim). Sonra da kucuk arabacigimi Caddebostan Otopark'ina (8 saati 10 milyon!!!! yuh) cekerekten gece saat 4'te yatagima ulasabildim.
Sonucta olan benim geceme, uykuma ve kaskoma oldu ama saglik olsun. Hic bilmedigim daracik Goztepe sokaklarinda dolastim, polis beklerken sokaktan gecip kirik cami goren birkac amcayla sohbet ettim, birlikte kufurler savurduk, koymadigimiz **** kalmadi :)
Sevgili Istanbul 1 ay bile sabredemedi.
Guzelce bagajimi karistirmislar. Cam silme bezlerimden birini yere dusurmusler, bir de 2 yil once gobegim icin cektirdigim ultrason'un sonuclarini gorup almamayi tercih etmisler.
155'le gorusup ekip istedim olay yerine. 45 dakika sonra tekrar aradim, aa gelmediler mi diyerek Goztepe karakolunun telefonunu verdiler. Aradim ki, e siz gelsenize diye sevgiyle karsiladilar beni. Sagolsun bir memur abla, cik cik yazik filan diyerek tutanak tuttu. (O sirada evinden kacmis bir kiz da kayip ihbarina istinaden, ben kayip degilim, evden kactim ifadesi veriyordu, onu bir ara ayrica anlatirim). Sonra da kucuk arabacigimi Caddebostan Otopark'ina (8 saati 10 milyon!!!! yuh) cekerekten gece saat 4'te yatagima ulasabildim.
Sonucta olan benim geceme, uykuma ve kaskoma oldu ama saglik olsun. Hic bilmedigim daracik Goztepe sokaklarinda dolastim, polis beklerken sokaktan gecip kirik cami goren birkac amcayla sohbet ettim, birlikte kufurler savurduk, koymadigimiz **** kalmadi :)
Sevgili Istanbul 1 ay bile sabredemedi.
Çarşamba, Mart 25, 2009
"Dahi" anlamındaki Ceza ayrı yazılır
...müzik marketlerden, televizyon kanallarından, festivallerden çıkarsanız da, hayatın, müzik dünyasının anlamı hiiiç mi hiç değişmez...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)