Pazar, Haziran 22, 2008

Öğrenemeyişimin meyveleri :D

Fotografik değeri olmayan öğrenme fotoğrafları çekmeye devam ediyorum, ama öğrenmek için de hiçbir şey yapmıyorum :) İnsan bir internette açar, araştırır di mi, hangi f değerinde alan derinliği ne kadar, elindeki kamera en hızlı ne kadar çekebiliyor vs. vs.

Neysem... Bu sefer farklı mekanlara açıldım hiç olmazsa. Aşağıdaki 2 fotoğrafta, batan bir güneş de söz konusuydu ama hiç olaya karışmamış kendisi, benim suçum değil :p Bu arada tabii ki hala yanlış çerçeveliyorum filan da, neyseki modelim güzel çıkıyor da fotoğraf dayanılır oluyor ;)




Bu ve bir tane daha var, o fotoğrafla birlikte Anılcığımı da mankenlerim arasına sokmaya karar verdim. Foto-filmimde onu oynatıcam sanırım :))


Burası Çankırı canım, yıkılmaya yüz tutmuş evlere karşı karşı konulmaz bir ilgi-sevgim var...


Bu da bu 36'lık filmin en güzel fotoğrafı sanırım. Meltemcim iyi buldu şeker şeyinin kapağını :D


Bu arada sonunda kameramın objektifini korumak için eniştemin başka objektiflerinden bir kapak çaldım. Birkaç renk düzeltici fitre buldum. Bir yeşil, bir de soft-spot filtre de çıktı ortaya. Daha normalini kullanamazken, filtreye ne zaman sıra gelecek bilmiyorum ama bakalım. Bu arada, bir de hazırda bekleyen Minolta objektifler için de bir X-700 kamera alasım var ama bakalım...

Şu anda, 400'lük siyah-beyaz bir film taktım yashica'ma. Akşam MFÖ fotoğrafları çekmeye çalışıcam, bakalım. Yeni fiyaskolara hazırım ben şahsen...

Cumartesi, Haziran 14, 2008

Ülkemde infomania olunur...

infomania'dan burada sık sık bahsettim, birçok bölümüne link verdim. İpek'le bu konuda sıkça söylediğimiz şeylerden biri de, infomania yapımcılarının Türkiye'yi görseler delirecekleri. O kadar çok malzeme varki ülkemde, hangisini programa koyacaklarına karar veremezlerdi heralde...

İşte Gökçek bombası!

Zaten, Kızılırmak suyunu ben 20 gün önce getirdim, naber kimse hasta olmadı açıklaması yeterince skandaldı. Bir Türk'ten, bir basın toplantısı yapıp o suyu içmesi de beklenirdi, ki beklenen gerçekleşti :) İşte, o anın fotoğrafları :D

"Basının gözü önünde, musluktan su doldurmaca!"

"İçelim bir bardak suyumuzu!"

"ve biraz da rakamlar"
Ankara'nın bütün değerlerinin 1,52 olması, ya da WHO'ın standart değerlerinin hepsinin sabit 10 olması size de saçma gelmiyor mu?

"ve CHP'ye nerden bok atabiliriz?"
Süper fikir, Arsenik İzmir'de! Adam kendi şehrini bıraktı diğerlerini kurtaracak hayırlısıyla...


Nasıl bir ülkede yaşadığını hergün sorgulayanlardansanız, çözümsüz ve çaresiz dünyanızda yalnız değilsiniz. Çünkü bu yukarıdaki resimler, tam bir delilik değil mi sizce de? Adam tuvalete gidip sürahiye su dolduruyor!! :D Arkasına bir grup insanı toplamış, onlara kartlar bastırtmış, onları havaya kaldırtmış filan! İnanılmaz ya, İNANILMAZ...

Çarşamba, Haziran 11, 2008

Fotoğraf çekmeyi öğreniyorum :)

Vallahi göründüğünden çok daha zormuş :)

Şu anda, daha diyaframa naparsam ne nolur, alan derinliğini nasıl ayarlarım, dur odaklayamıyorum bir türlü derken, bir sürü kompozisyon ve çerçeveleme hataları yapmışım (sanırım :D). Ama, sonuçta kameranın çektiğini ve benim de çekebildiğimi gördüğüme göre, daha bliimsel çalışmalara girişebiliriz hocam.

Bu arada, tabii ki her fotoğrafa başlayan insan gibi çocuk resmi çektim! ahahaha


Bu arada, bütün mankenlerime, hadi abi çekmiyo musun demedikleri için ayrıca teşekkür ederim...

Cuma, Mayıs 30, 2008

.. - EK

Yok yok yeni bir kimligim var artik sevindim,

Ben bir Muzosever'im! :D

Perşembe, Mayıs 29, 2008

..

Mobil blog'a nasıl başlayacağımı öğrenmek istiyorum.

Ya da blogu görüntülemek istiyorum, yeni pencerede!

Bazen kaydedilmesin istiyorum ve çoğunlukla da yazıyı yayınlamasın, taslak halinde kalsın hep. Paso kaydetsin taslak halinde. Taslak taslak üstüne olsun, ama yayınlamasın...

Şimdi kaydediyorum!

Şeridi ortalayan hıyarlar vardır ya, "hangisinden gideceksen seç ulan" diye bağırdığımız, belki de o kadar kolay değildir yapacakları seçim, kızmayın!

"Salak herif ne istediğini bilmiyor" denir ya, işte o benim...

ve daha birçok şeyim.

Radyodaki şarkıların üzerine, eline gitarını alıp solo atmaya çalışan gerizekalıyım.

Kafası dumanlı, barların hoparlörlerini seven, atletli hıyarım, filmi kopmuş sarhoşum... O film geri geldiğinde, hayal kırıklığına uğrayanım...

yamuk yumuk hamurdan adamlar gibi, yönetmen şeklini değiştirmedikçe, olduğu yerden hareket edemeyenim.

itiraf ediyorum, cannes'a gidebileceğine inanan ve başvuramayan malım.

hayatında hiçbir şeyi bırakamamış "sıradan"ım, kutlu olsun zaferi...

Cuma, Mayıs 16, 2008

House'un sezon finali...

Aaabi yamru yumru oldum resmen!!!

Sezon finalinin ilk parcasini izledim uzerinden yarim saat gecti, butun herkesin bloglarini okudum ve ancak kendime gelebildim. N'aaapmis manyak herifler yine!!

House kesinlikle rocks!

---------

Bir de sosyal bir insan olmaya karar verdim ben :D 2-3 haftadir manyaklar gibi, Fatih Akin izleyip, okuyup, yazacam diye canim cikmisti, yine bir ise yaramadi. Sosyal bilimlerin de makineden pek farkı yokmus. O halde, yasasin sarap, yasasin bira raki cak cuk...

Cuma, Nisan 18, 2008

Dinleyince ağlanası gelinen şarkılar...

Böyle bir listem olmadı hiçbir zaman. Belki lise günlerinden "Best Of Damardan"larımı hatırlayanlar olur ama, onlar da bu dediğimle aynı içeriğe sahip değil. Yaşım da ilerlemeye başladığına göre (!), bu listenin ilk sayfasını da açabilirim sanırım...

* Tina Turner - Private Dancer (Live)

İnsan sesinin, müzikal yeteneğinin durup dururken hüzünlendirebileceği, ağlatabileceğine süper bir örnek. Konudan da bağımsız galiba bendeki bu hissiyat.

Tavsiye ederim...

Cumartesi, Mart 29, 2008

Whitesnake "Good To Be Bad"

Müzik dünyasının kötü durumda olduğu zaten aşikar, grupların albüm satışlarından para kazanmasına imkan kalmadı denebilir. Zaten bunu Radiohead'in albümünü dağıtıvermesinden de anlamak mümkün. Her ne kadar cesur bir hareket olsa da, zaten para kazanamıyor olmasalardı, herhalde verivermezlerdi albümlerini di mi?

Şimdilik gruplar, müzisyenler için çözüm konserlerden geçiyor (En azından yurtdışında). Ve hatta artık tek başlarına konserler de yeterli değil. Bütün konser alanını doldurabilmek, en çok sayıda izleyiciyi çekebilmek için gruplar işbirliğine gidiyor, ortak turnelere çıkıyor. Bu anlayışa güzel bir örnek, bu yaz ülkemizde olacak! Aslında bir yandan da şanslıyız, çünkü 2 dev grup, Whitesnake ve Def Leppard arka arkaya 2 gün canlı canlı İstanbul'da.

Def Leppard Amerikanlaşmış ve zaten popçu olan rock tavırlarını iyice country ve blues esintileriyle doldurmuş olabilir. Ama yine de sahnede, rock camiasının en yetenekli gitaristlerinden birini izleyeceğiz: Vivian Campbell.

Whitesnake ise ayrı bir konu. Coverdale abimiz geçen senelerde de gelmiş, kalbimizi fethetmişti. Konseri Kuruçeşme'de zannedip oraya gitmiş, son dakikada Park Orman'a yetişmiştim, o salaklığım ayrı, 2 bis'den sonra bir de "Soldier Of Fortune" patlatışı insanın başına az gelebilecek güzelliklerden biriydi...

Neyse, başlıktaki konudan çok uzaklaştım :D Whitesnake, 11 yıl aradan sonra yeni bir albüm çıkardı. Henüz şu an 2. dinleyişimin yarısındayım, ama bir şeyler yazmadan geçemedim. BOMBA! :D

Galiba eski kafalıyım. Galiba nesiller arasında fark böyle böyle oluşuyor ve galiba bu yüzden olursa 20 yıl sonra çocukları anlamayacağım, ama n'apyim seviyorum eski kafalı Klasik ROCK!!! :D Eline sağlık Coverdale'imizin. Çatur çutur girişiyor, cazgır cazgır gitarlar, adeta kafanıza vurulduğunu hissettiğiniz bagetler, altı dolduran doygun bir bas... Whitesnake'in güçlü tonları yerli yerinde. Coverdale sesini koruyor ve aralara serpiştirilen o eski kafalı balad'lar yok mu, en çok da onlara bayılıyorum galiba :D

Efendim, Whitesnake - Good To Be Bad, tavsiyemizdir, seveni kaçırmasın, eski günleri özleyen elinden bırakmasın diyorum :D Ha bir süre sonra sıkmıyor mu, sıkıyor o ayrı, ama o zamana kadar şişenin dibini çoktan görmüş olmak gerekiyor :))


Çarşamba, Mart 26, 2008

Apocalyptica Ankara'da!

Bu sanıyorum 3. izleyişimiz olacak onları ama inanılmaz sahne enerjilerine, 10. defa için bile gidilir. Yeni şarkıları da canlı dinlemenin tadı ayrı olacak gibi.

Bu arada keşke fin bir solist bulsalar da devamlı onunla gezseler, ayrı bir tadları olacak o zaman.




Çarşamba, Mart 19, 2008

Varan konforu :D

Hocam hayırlı olsun :D

Eskişehir-Ankara arasına hızlı tren sürati gelmedi ama en azından Varan konforu gelmiş durumda!! Hiç haberim yoktu, geçen gün arabayla Sivrihisar sonrası bir Varan otobüsünün yanından geçince dank etti, ne işi var bu otobüsün burada diye. Meğer, şubatın başından itibaren Varan seferleri başlamış Bursa ve Eskişehir'e.

Fiyat, Katil Koç'la aynı internetten alırsanız 14 milyor, direk otogardan alırsanız da 15 zaten. Pazartesi-Salı yolculuklarımı Varan'la yaptım ve bir kez daha yıllar önce kendime verdiğim ama tutmadığım "bundan sonra sadece Varan'a bineceğim" sözünün sebebini anladım :)

O zaman hep birlikte sloganımızı tekrarlayalım:

"Varan'da küçük harflerle konuşulur..."

Cumartesi, Mart 15, 2008

Gittigidiyor yorumları :D

Bilmem hiç gittigidiyor'dan alış-veriş yaptınız mı? Yaptıysanız da hiç satıcınız hakkında yazılmış yorumları okudunuz mu...

Türklüğümüz ve delikanlılığımız, aynen bu açık artırma sayfasında da devam ediyor, hastasıyım. Buyrun bir alıntı:

Alıcı (1 yıldız vermiş):
1-) Artist 2-) Sattığı malın Güvenlık kodunu bılmıyo 3-) mal çizik dolu !
satıcının cevabı : o telefon haram olsun sana. 5 yıldızlık cihaz, kendi güvenlik kodunu defalarca yanlış girdiği için bu yorumu verdi, ahlaksız.

Siz boyle bir alıcıdan herhangi bir şey alır mıydınız? Hiç sanmıyorum :D

Classic ROCK!

Hueeeeee!!!!

Sonunda son yılların en anlamlı dergi aboneliğini gerçekleştirmiş bulunuyoruz Piko'nun baskıları sağolsun :) Yaaaw, bir gece salata'ya gidince daha fazlasını harcıyor insan nolacak diyerek, Classic Rock'a abone olduk. İnsanı daha mutlu eden bir dergiye az rastlanır. Şartları sıralayalım:

1- Classic Rock, süper gruplarla tanıştırır, eskileri gün yüzüne çıkarır.
2- Classic Rock, insana kendini gerçek bir Rock'n Roll camiası içinde hissettirir.
3- Classic Rock'a abone olmak çok hesaplıdır, yoksa tek tek almaya kalksan tanesi 25 milyondur.
4- Classic Rock, NME'den daha fazla sattığına göre, bu müzik türü asla ölmeyecektir. Demekki deri pantolonlar, yüz makyajları, iğrenç kahküller tarihten silinmeyecektir (en azından şimdilik).

O zamaaan, hemen Classic Rock'ın hafta sonu tavsiyesini burada yenileyelim. Tanışın efendim, Eyelash!.

:D Yazının en altındaki link'ten single'ın videosunu bilgisayarınıza indirebilirsiniz...

Cuma, Mart 07, 2008

Perşembe, Mart 06, 2008

Çalılar malılar...

Belediye başkanı olacak adam, benim devlete verdiğim parayla, Eskişehir yoluna genişliği devamlı ve düzensiz bir şekilde değişen, birçok yerinde şerit çizgileri bile olmayan manyak bir otoban inşa etmekle kalmadı. Sonunda bir yolunu bulmuş, iznini koparmış, koru sitesinin öncesindeki kimsenin beklemediği ışıklara çılgın üst geçidini de tamamlamak üzere.

Bir de yetmezmiş gibi, şehrin ortasından geçen bütün o Eskişehir otobanını ve havaalanı yolunu, baştan sona 4-5 metre aralıklarla manyak çalılar ve top gibi ağaççıklarla donattı!! Artik kimi zengin etti, hangi akrabasini, hangi kankasini kayirdi bilinmez...

Helal olsun, ne zenginmis ulkem! Bok gibi harciyoruz yollarin ortasindaki cali cirpiya, cimlere...

Çarşamba, Şubat 27, 2008

Eskişehir yolu...

Günlerden sonra ilk defa dün arabayla Eskişehir yollarındaydım, epey bir şeyler kaçırıyormuşum üzüldüm resmen. Bir de tabii fotoğraf çeken bir aletin yanımda olmayışına ayrıca yandım...

Temelli'ye bir şeyler oluyor herhalde, belediyesini mi kapatacaklar, Polatlı'ya mı bağlayacaklar bilinmez. Ankara'dan giderken bir üst geçide "Temelli Temelli kalmalıdır" yazmışlar, alla alla demiştim, dönerkense, "Temelli'nin hastasıyız, kapanırsa yastayız" pankartı olayı bitirdi. Bir duvar yazısı filan değil, baya böyle kocaman bir beze, pankart yaptırmışlar bu yazılarla! Bakalım bu kampanya etkili olacak mı...

Sonra yolda tıpkı Amerikan Güzeli'ndeki gibi, havada asılı bir torba gördüm. Resmen, yerden 2 metre yüksekte, kenarda, salınıyordu torba. Hayatın anlamını çıkarır mıyım acaba diye bir süre baktım ama, yoldan çıkıyordum çok etkilenemedim.

ve son olaraksa, yanımdan önde koruma arkadan kocaman arabasıyla Yılmaz Büyükerşen geçti! 26 001 heralde odur yani :)

---------------

Daha önce bahsetmedim galiba ama, bir infomania fanatiğiyim bir süredir. O da ne ki diyenlerin izlemesi gerekli. 3 dakikada bütün derdini nasıl güzel anlatıyor helal olsun. Kurgu dehası :) İyi çalışıyor çocukların kafası, acaba kaç kişi uğraşıyorlar... Son bomba aşağıda:


Perşembe, Şubat 21, 2008

13. Radyo ODTÜ Doğum Günü Partisi'nden...

Üzerinden epey geçti, ama en son bir şeyler yazışımın üzerinden de epey zaman geçti, affedelim kendimizi...

13. yaşını kutladı Radyo ODTÜ, ben 2001'de girmiştim. Yani 7 yıl oldu, yani Radyo ODTÜ'nün benli yılları, bensizlerden daha çok artık. Duygulanmalı mı, ağlamalı mı bilemiyorum. Ama durup durup, seviyorum beh yaptığım işi diyip, gözümü kapamak ve öylece devam etmek istiyorum... Belki de, akvaryumumun dışındaki dünyadan korkuyorum, bilemiyorum...

Neyse, işte o kostümlü geceden birkaç fotoğraf. Çoğunluk IWhyShy?'a ait tabii ki. Benim favorimse en alttaki fotoğraf...







Cumartesi, Ocak 26, 2008

Juno

Çok cici, sevimli, zorlamadan güldürüp "göz yaşı" döktüren bir film! 2007'nin enleri arasında aslında. Belki de Ellen Page'e "En İyi Kadın" oscarını kazandırıcak bilinmez...

Müzikleri de önemli aslında. Her ne kadar, filme eşlik eden şarkılar çok tipim olmasa da, galiba tek bir kare neden bu filme bu kadar ısındığımı özetleyecek. AIC t-shirt'üyle badana yapan bir Jennifer Garner :))

Salı, Aralık 25, 2007

Iron Maiden İstanbul'a gelse?

Mesela yani...

Bu yaz mesela...

Şöyle Ağustos gibi örneğin :)

Güzel olmaz mı?

Perşembe, Aralık 20, 2007

Lacie 320

:) Bir external hard-disk'ten daha güzel elektronik alet yok şu an benim için :)

Filmleri sınıfla, altyazı bul, DVD'lere bas, düzgün basmış mı kontrol et, üzerine isimleri yaz, numara ver, database'e gir cart curt. Oh be neymiş o işkence, bitsin DVD dönemi, açılsın hard-disk devri :))

Kazandığım bütün parayı harcamayı ne kadar da çok seviyorum :D

Pazar, Aralık 09, 2007

Sağlık...

Çok önemli...

Göbek? O da çok önemli... :)