"Karanlıktaki Adam" misali (Hayır yanlış yazmadım, Issız Adam demek istemiyorum :D) evde oturup film izliyorum. Ne yazıkki o yoğunlukta ve entellektüel kapasitede değil tabii ki ama elimden geldiğince :)
Wajda'nın "Kanal" isimli filmini izledim mesela geçen gün. Polonyaca'nın Çekçe'ye yakın olduğunu söylerlerdi ama aradan birkaç da kelime kapınca olay iyice netleşti. Bir de dvd'nin ekler bölümünde bir röportaj vardı, çok anlamlı geldi bana.
Wajda'nın daha 2. filmi bu ve 2. Dünya Savaşı sonlarında yaşamaya çalışmış Varşova direniş hareketinin sona ermek üzere olduğu bir dönemi anlatıyor. Adından da anlaşılacağı gibi, kanallar ya da kanalizasyonlarda geçiyor büyük bölümü ve bir grup direnişçinin hikayesini parçalara bölünmüş bir yöntemle anlatıyor. Yani 3 ana karakter ya da 3 ana yol var filmde. Wajda da, yanına 2 tane genç yardımcı alıp (adına Assistant Director denen cinsten) çıkmış yola. Güzel ve anlamlı olan yanı, Wajda ben yönetmenim ben bilirim demeyip, bu 2 gençten yaratıcı fikirler istemiş devamlı ve 3 hikayeden 2'sini bu gencecik insanlara (yardımcılarına) bırakmış.
Amcayla yapılan röportaj 2003 yılından, tonton tonton "böylece onlar da bir şeyler öğrenip, ilerdeki yönetmenlik kariyerlerine güzel tecrübeler kattılar" diyor.
Az bulunur herhalde böyle yönetmen. Her şey garip bir iktidar mücadelesi içindeyken, adamın kendi gücünü paylaşması ve daha önemlisi öğretmek-eğitmek istemesi, epey az görülür herhalde...
Filmin çekil(ebil)me hikayesi de anlatmaya değer ama uzatmayayım, olağan rejimin çekilmesini istemediği filmlerden, bir şekilde kendini Cannes'da bulmuş ve Jüri Özel Ödülü'nü bir başka henüz yıldızı dünya çapında tam parlamamış yönetmenin filmiyle paylaşmış, "Yedinci Mühür"le. Ne günlermiş... Şimdi Cannes'a Scorsese filan gidiyor, peh peh...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder