Sonunda fotograflarimi bastirabildim. Siradan, rastgele ve ozensiz Pisek anlari diyelim bunlara. Daha fazlasi icin tiklayin. Facebook'a uye olmadan da bakabilirsiniz...
Salı, Eylül 30, 2008
Pisek, ambulanslarin sehri...
Pisek 28000 kisilik kucuk bir yer. Daha once soylemisimdir heralde 162 tane bara (daha cok pub gibi) sahip. Onun disinda kocaman bir kilisesi, canlari vs. her sey kucuk bir Avrupa kentinde olmasi gerektigi gibi (sanirim :D). Ancak, buranin en onemli ozelliklerinden biri ambulanslari.
Sadece 1 kucuk hastanesi var. Hastane denmez de iste, klinik gibi. Icini gormedim tabii, insallah da gormem ama bu kucuk hastanecige ragmen o kadar cok ambulans gelip geciyorki sokaktan inanilmaz. Ve bu sessiz sehirde, o ambulanslarin cigliklari gercekten huzur kacirici oluyor...
Sessizligi aciklamak icin kucuk bir ornek vereyim. Buraya ilk geldigimde, arkamdan surukledigim cantanin cikardigi gurultuden insanlar huzursuz oldu resmen ve ben de yavas yavas yurumek zorunda kaldim.
Neyse, oyle yani. Buranin Avrupa'nin trafik kazasindan en cok insan olen yerlerinden biri oldugunu da hatirlatalim. Turkiye'yi bilmiyorum ama Cek Cumhuriyeti'nde gunde ortalama 4 kisi oluyormus trafik kazalarindan. Aaa bir de dunyanin en cok bira tuketen ulkesi de yine burasi. Iste butun bunlari birlestirin, ortaya ambulanslar cikiyor...
Sadece 1 kucuk hastanesi var. Hastane denmez de iste, klinik gibi. Icini gormedim tabii, insallah da gormem ama bu kucuk hastanecige ragmen o kadar cok ambulans gelip geciyorki sokaktan inanilmaz. Ve bu sessiz sehirde, o ambulanslarin cigliklari gercekten huzur kacirici oluyor...
Sessizligi aciklamak icin kucuk bir ornek vereyim. Buraya ilk geldigimde, arkamdan surukledigim cantanin cikardigi gurultuden insanlar huzursuz oldu resmen ve ben de yavas yavas yurumek zorunda kaldim.
Neyse, oyle yani. Buranin Avrupa'nin trafik kazasindan en cok insan olen yerlerinden biri oldugunu da hatirlatalim. Turkiye'yi bilmiyorum ama Cek Cumhuriyeti'nde gunde ortalama 4 kisi oluyormus trafik kazalarindan. Aaa bir de dunyanin en cok bira tuketen ulkesi de yine burasi. Iste butun bunlari birlestirin, ortaya ambulanslar cikiyor...
Pazartesi, Eylül 29, 2008
Grey's Anatomy sezon 5
Yeni izleyebildim ilk bolumu ve meeh dedim. 2 saate hic gerek yokmus degil mi? O Sarabeth karakterleri muhtemelen Amerika'nin kanayan yarasi. Hicbir seyi olmayan, cok zengin yasayan, zavalli kadin hali. Ama, o kadar sikiciydi ki, dizinin o bolumlerinde e-mail'lerimi kontrol ettim.
Gulumsedim zaman zaman ama yavas yavas Grey's Anatomy'nin vaktinin dolduguna inanmaya basladim.
Belki de bu son sezon olmali? Belki de gecen sezon bitmeliydi?
Umarim toparlarlar, yoksa duzenli izlemekten keyif aldigim seylerden biri daha gitmis olacak...
Gulumsedim zaman zaman ama yavas yavas Grey's Anatomy'nin vaktinin dolduguna inanmaya basladim.
Belki de bu son sezon olmali? Belki de gecen sezon bitmeliydi?
Umarim toparlarlar, yoksa duzenli izlemekten keyif aldigim seylerden biri daha gitmis olacak...
Prag'da 1 gün...
Prag 1 gunde gezilmez bitirilmez tabii ki, ama adimi atalim dedik. En bilindik yerlere soyle bir gezintiye ciktik, Lonely Planet rehberimin dedigi gibi kaybolduk ve o sirada pek beklenmedik seyler kesfettik.
Sadece 2 fotograf buraya, cok daha guzel fotograflari vardir ama, eski sehir merkezi'nin 2 gorkemli yapisinin cok sekilli fotograflarini cekmis Coleman. Ben de cektim ama bakalim nasil cikacaklar, gorecegiz.
Bu arada, sahanedir ki, bir yerleri ararken, Mozart'in Don Giovanni'sinin 1787'de ilk gosterimini yaptigi yere denk geldik. Kimsenin umrunda degildi burasi, yalniz basina bir heykelcik duruyordu sadece.
Sonra, herkes kaleden asagi inerken biz yukari yuruduk ve sehrin tamamini en guzel goren yerlerden birine denk geldik. Muhtemelen, Prag koprulerini gosteren kartpostallarin cekildigi yere cok yakindik...
Yani soylendigi gibi, Prag'da gezerken haritalara bakmamak ve sehrin size atacagi suprizlere acik olmak gerekiyormus :) Neyse efenim, derslerim basliyor haftaya, esas durumu o zaman gorecegiz...
Sadece 2 fotograf buraya, cok daha guzel fotograflari vardir ama, eski sehir merkezi'nin 2 gorkemli yapisinin cok sekilli fotograflarini cekmis Coleman. Ben de cektim ama bakalim nasil cikacaklar, gorecegiz.
Bu arada, sahanedir ki, bir yerleri ararken, Mozart'in Don Giovanni'sinin 1787'de ilk gosterimini yaptigi yere denk geldik. Kimsenin umrunda degildi burasi, yalniz basina bir heykelcik duruyordu sadece.
Sonra, herkes kaleden asagi inerken biz yukari yuruduk ve sehrin tamamini en guzel goren yerlerden birine denk geldik. Muhtemelen, Prag koprulerini gosteren kartpostallarin cekildigi yere cok yakindik...
Yani soylendigi gibi, Prag'da gezerken haritalara bakmamak ve sehrin size atacagi suprizlere acik olmak gerekiyormus :) Neyse efenim, derslerim basliyor haftaya, esas durumu o zaman gorecegiz...
Pazar, Eylül 28, 2008
Pisek'te sosis...
Cek Cumhuriyeti Pisek'ten merhaba...
Odam boyle bir sey. Her sey cok guzel. Heryer yemyesil. Sair olunacak bir yer burasi. Prag'i gordukten sonra her sey yalan kaliyor tabii ama, parklari, nehiri, sakinligi vs. sahane.
Tek problem marketleri. Gecen gun markete gittim. Favori yemegim sosis yapmak istemistim ama, duzgun sosis bulamadim. Hepsi garip garip renkli, uyduruk gorunusluydu. Sonunda bizim sosislere en cok benzeyen ve miktari en az olani aldim. Bugun pisirmeyi denedim ve rezalet cikti. Galiba sucuk gibi bir seydi, hepsi cope...
Nerde Maret'in sosisleri, Polonez'in salamlari... peeh
Odam boyle bir sey. Her sey cok guzel. Heryer yemyesil. Sair olunacak bir yer burasi. Prag'i gordukten sonra her sey yalan kaliyor tabii ama, parklari, nehiri, sakinligi vs. sahane.
Tek problem marketleri. Gecen gun markete gittim. Favori yemegim sosis yapmak istemistim ama, duzgun sosis bulamadim. Hepsi garip garip renkli, uyduruk gorunusluydu. Sonunda bizim sosislere en cok benzeyen ve miktari en az olani aldim. Bugun pisirmeyi denedim ve rezalet cikti. Galiba sucuk gibi bir seydi, hepsi cope...
Nerde Maret'in sosisleri, Polonez'in salamlari... peeh
Pazartesi, Eylül 15, 2008
"Coral" belgeseli...
Scrubs sağolsun, kıymetini sonradan anladığım grup Coral, yeni bir toplama albüm yayınlıyor. Ancak daha önemlisi müzik dünyasının pazarlama yöntemlerine bir yenisini ekliyor grup. Herkes sayfasından şarkılarını albümlerini verirken, Coral da, grubun belgeselini izletiyor web sayfasından sevenlerine. Merak edenler için, grubun sayfası.
Pazar, Eylül 14, 2008
Zeitgeist: The Movie
Bu filmin olayı budur, izlenir ve başkasına izletilir, bu yüzden,
http://zeitgeistmovie.com
Sayfadan direk google video olarak izleyebileceginiz gibi, http://zeitgeistmovie.com/dloads.htm adresinden verilen linkten torrent'ten indirebilir sonra altyazılarını divxplanet.com'dan alabilirsiniz.
İnternette orda burda birçok tartışma yaratmış filmin 2.si de 3 Ekim'den itibaren ana sayfada izlenebilecekmiş.
İnsan, ulan bu adamın kesin başka bir planı vardır demeden edemiyor, e 2. filmin de neler yapabileceğimizi anlatacağı söylendiğine göre bu ön yargıyı destekliyor.
Ama bir yandan da, koyunuz e tamam ama ne yapalım sorusuna da cevap verebilir mi diye ayrı bir merak yaratıyor...
Bir bölümü bilindik, bir bölümü sıradan düşünen insanın (ben-sen) zaten söylediği ya da hissettiği bilgileri barındırsa da, izlemekle düşünmeye başlanabilecek güzel bir adım bence. Filmin yapımcısı, filmin sayfasında da söylüyor aslında. "Filmde gördüklerinizi gerçek olarak almayın, düşünüp gerçek olduğunu kendiniz farkedin".
Ayrıca, yine download sayfasında, dinlerle ilgili açıklamaların daha ayrıntılandırılmış halini, pdf olarak bilgisayarınıza indirebilirsiniz.
Bu arada, çok rastlamadım ancak bu filmin bir de Amerikalıların "zeitgeistmania" diye adlandıracağı bir fenomeni ateşlemesini beklerdim. İzleyenin, manyak gibi araştırmaya başlayacağı filan... Ama bilmem kim uğraşır, kim merak eder...
Bu arada üzel bir pazar günü başlangıcı olmadığı kesin...
Salı, Eylül 02, 2008
Neler olmuş şu pop dünyasında...
:) Radyo arşivini geliştirmek için, 70'ler içinde dolaşırken süper enteresan hikayelerle karşılaşıyorum. Mesela Sister Sledge'in He's The Greatest Dancer şarkısı ve içinde bulunduğu We Are Family albümü...
Yıl 1979. Sister Sledge grubu, 1974'teki patlattıkları büyük hit'ten sonra varlık gösterememiş ve artık 1979'a da bir hit vuramazlarsa müziği bırakıp, özel hayatlarına dönmeye karar vermiş.
Aynı yıl. Meşhuur "Le Freak"i yazan Chic grubunun liderleri Nile Rodgers ve Bernard Edwards o kadar büyük hitlere imza atmışlar ki, Atlantic Records onlara gidip "anlaşmalı olduğumuz istediğiniz grubu seçin ve albümünün prodüktörü siz olun" demiş. Bu ikili, kataloğa bakıp, Rolling Stones'u, Yes'i geçip Sister Sledge'i seçmiş. Böylece müzisyenlerin yıldız oluşu albümün başarısını etkilemeyecek ve eğer Sister Sledge'i tekrar patlatabilirlerse bu sadece ve sadece Rodgers/Edwards ikilisinin başarısı olacakmış. Ve olmuş da.
Ego çarpışmalarının sonucu, He's The Greatest Dancer ve We Are Family'yi içeren bir albüm, ki grubun tarihinin en büyük başarısı, milyonlar satan bir canavar...
Hey gidi pop dünyası...
Yıl 1979. Sister Sledge grubu, 1974'teki patlattıkları büyük hit'ten sonra varlık gösterememiş ve artık 1979'a da bir hit vuramazlarsa müziği bırakıp, özel hayatlarına dönmeye karar vermiş.
Aynı yıl. Meşhuur "Le Freak"i yazan Chic grubunun liderleri Nile Rodgers ve Bernard Edwards o kadar büyük hitlere imza atmışlar ki, Atlantic Records onlara gidip "anlaşmalı olduğumuz istediğiniz grubu seçin ve albümünün prodüktörü siz olun" demiş. Bu ikili, kataloğa bakıp, Rolling Stones'u, Yes'i geçip Sister Sledge'i seçmiş. Böylece müzisyenlerin yıldız oluşu albümün başarısını etkilemeyecek ve eğer Sister Sledge'i tekrar patlatabilirlerse bu sadece ve sadece Rodgers/Edwards ikilisinin başarısı olacakmış. Ve olmuş da.
Ego çarpışmalarının sonucu, He's The Greatest Dancer ve We Are Family'yi içeren bir albüm, ki grubun tarihinin en büyük başarısı, milyonlar satan bir canavar...
Hey gidi pop dünyası...
Pazartesi, Eylül 01, 2008
Kasirga Mahmut!
Amerika'nin güney bölümlerini yeni bir kasırga vuracakmış birkaç saat içinde. Sabah biraz CNN izledim de, garibime gitti. Kaç saat sonra vuracağını bile bildikleri böyle devasa bir doğa olayının neden hiç görüntülerini göstermiyorlar da, kırmızı, turuncu, yeşil yuvarlaklar ilerliyor devamlı haritalar üzerinde?? Halkı korkutmamak mı istiyorlar, genel politika icabı sosyal sorumluluk mu yapıyorlar, yoksa yalan mı kasırga diye bile düşünüyor insan. İşin içinde Amerika olunca malum...
Az önce Muzo dikkatimi çekti, adamlar bütün kasırgalara kadın ismi koyuyor diye, ama bu seferki Gustav'mış...
Neyse, ne diyelim olan yine zavallı insanlara oluyor, ülke farketmez...
Az önce Muzo dikkatimi çekti, adamlar bütün kasırgalara kadın ismi koyuyor diye, ama bu seferki Gustav'mış...
Neyse, ne diyelim olan yine zavallı insanlara oluyor, ülke farketmez...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)