Anlaması ya da anlatması çok zor.
Sene 1999. Açık ve güzel bir gün. Sanırım, henüz aylardan Mayıs. Okul çıkışı Emek taraflarında yürüyoruz. Belki de asmışız, hafıza böyle şeyleri pek tutmuyor işte :) O zamanların sıkı metalcileriyiz. MTV ve medya desteğinden dolayı Metallica'yı aşağılıyor, Cobain ölmese bi bok olmazdı diyerek Nirvana'dan nefret ediyoruz (insanlar pek değişmiyo di mi :D). Death, Opeth, Dio, Overkill, Slayer dinliyoruz. Henüz Dream Theater'ı anlıyamıyoruz ama biraz da özenenlerden dolayı sevmiyoruz. Yinede, Maiden'a olan saygılarından dolayı takdir ediyoruz onları. Savatage'la da henüz tanışmamışız, diğer yüzbinlerce grupla tanışmadığımız gibi. Anathema damarlarımızdaki kana yeni yeni karışmaya başlamış, ordan gazla Tiamat'a, Candlemass'e vs. bulaşmışız. O kadar açız ki müziğe, arkadaştan aldığımız kasedi bir çırpıda 5 defa dinleyip tüketip yenisine geçmek istiyoruz.
Ama...
Temelde bir gözdemiz var. Son albümlerini beğenmesek, eskileriyle yetinsek de Iron Maiden manyağıyız. Hatta ben olayı biraz ileri götürüp anneme Somewhere In Time albümünü sevdirmeye çalışyorum. Birkaç şarkıyla da olsa başarılıyım sanırım (Birkaç yıl sonra annemi Sentenced dinleyerek ev süpürürken buluyorum :D). Tek bir hayalimiz var, ne olur ki Bruce ve Adrian geri dönse Maiden'a. Hadi diyorum içimden, Adrian dönse Bruce hayatta. Onlar biraz sıkıntılı ayrılmadı mı? O zamanlar bilemiyorum yetişkinlerin dünyasının ayrıntılarını. Sonra o meşhur gün, bizim İso gelip bana "Bruce Maiden'a dönmüş olm" diyo. Hadi len diyorum, Emek'teyiz yolda yürüyoruz, olay yerinden ayrılmak için deliriyorum. Eve gitmeli, kendi gözlerimle görmeliyim... Bi yolunu bulup eve kaçıyorum, açıyorum bilgisayarı, ve...
www.ironmaiden.com Ana sayfa o zamanlar biraz dandik görünüyor (Ama o zamanlar zaten iyi tasarımlı sayfa sayısı çok az. Günlerimiz harcayıp bulduğumuz sayfaları birbirimizle palaşıp, dilimiz dışarda kendi geleceğimiz için hayaller kuruyoruz). Ortada bir grup fotoğrafı, 6 kişi var fotoğrafta, 2 kişi siyaha boyalı... Kim oldukları görünmüyor, ama anlaşılıyor. Birinin boyu biraz daha kısa diğerlerine göre. İçimden bir coşku patlaması hoparlörlere vuruyor, yoksa benim ellerim açmıyor sesi. "Tell me why i have to be your powerslaaveee!!!".
Ertesi sene Bruce ve Adrian'lı Maiden Brave New World, 2003'te Dance Of Death'i çıkarıyor. Kazandığım ilk parayı Fan Club'e yatırıyorum. Dergi ve kart gönderiyorlar, hastası oluyorum :) Sonra Steve Harris, artık yaşlandık, sadece albümler sonrası turneye çıkıp, büyük yaz festivallerinde boy göstericez diyor. Üzülüyorum. sanki yılda 150 konser verseler herhangi birine gidebiliyorum... Zaten, İstanbul'a geldiklerinde de kaçırmışım... Olsun, üzülüyorum yine de. Yaşlanmalarına üzülüyorum galiba. Ölücek onlar da bir gün. Her albüme heralde bu sondur diyerek bakıyorum artık. Ama sonra yaptığım röportajlar sayesinde de anlıyorum 50 yaşına ulaşmış sert adamlar, daha agresif ve daha istekli oluyor. Artık biliyorum ki, Iron Maiden kolay kolay bitmeyecek, daha 5 albüm daha çıkaracak devler...
Sonunda bir yeni albüm daha elimize geçecek Eylül'de: "A Matter Of Life And Death". İlk single'ı Son Durock'ta ilk ben çalıyorum: "The Reincarnation Of Benjamin Breeg" :D İşte insan böyle zamanlarda acaip ayrıcalıklı hissediyor kendini. Yayında şarkıya çok fazla birşey diyemiyorum. Ama zaten Iron Maiden'a genelde birşey diyemiyorum. Söyledim ya, anlaması anlatması çok zor. Benim için, Black Sabbath, Purple, Zeppelin vs. hepsini bir çırpıda silebilirim. Saygım sonsuz, Maiden'ın sebepleri onlar ama, hiç birini değişmen demir bakireme... Hastalık gibi birşey galiba, ya da kader ;)
Up The IRONS!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
aa unutmadan ben 2 yepyeni çaldım bu hafta, zaman vardı. Black Label Society de çaldım. Rezalet şarkı, ona ne diceksin? :p
Yorum Gönder